7 Ekim’de başlayan ve bugüne kadar devam eden saldırılarda 10 bine yakın Gazzeli sivil hayatını kaybetti. Binden fazla insanın enkaz altında kalmasına, on binlerce insanın yaralanmasına ve 1,5 milyona yakın insanın yerinden edilmesine neden olan saldırıların sorumlusu 75 yıldır gasp, şiddet ve işgalini arttırarak sürdüren terör örgütü İsrail ve onu destekleyenlerdir. Şehirlerin yerle bir edildiği, gıda, su, ilaç, elektrik, internet ve ulaşımın bittiği Gazze’de hayatını kaybeden her canla birlikte bütün insanlık ölmüştür.
İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarını, savaş hukukunun bütün ilkelerini çiğneyen İsrail, çocuk, kadın, yaşlı ve hasta ayırımı yapmamaktadır. İbadethaneleri, hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını dünyanın gözü önünde bombalayan İsrail, sadece Müslümanlara değil bütün insanlığa meydan okumaktadır. İsrail, başta ABD olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinden aldığı destekle tam anlamıyla bir soykırım uygulamaktadır. Göstermelik ve sivil tepkileri kontrol altında tutmaya çalışan açıklamalarıyla, sorumluluklarını geçiştiren birçok bölge ülke yöneticisinin savaşı durdurmak için ciddi bir girişimi bulunmamaktadır. İsrail’in vahşi saldırılarının en büyük sorumluları öncelikle Batılı ülkelerdir. İkinci olarak gerekli tepkiyi ortaya koyamayan Müslüman devletlerdir.
Giderek daha büyük felaketlere ve insani krizlere yol açan bu katliamların durdurulması için çalışmak, vicdan sahibi bütün insanların görevidir. Devletlerin başında bulunan yöneticiler, gazeteciler, iş insanları, eğitimciler, üniversiteler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, sanayiciler, kadınlar ve çocuklar… Herkesin yapabileceği, yapması gereken bir şeyler mutlaka vardır.
Evlatları dağlarda rehin tutulan annelerin feryadı da, askere gönderdiği oğlunun ölüm haberiyle yıkılan annelerin feryadı da bizim feryadımızdır. Tüm insanlarımızı ve bu ülkenin sağduyusunu temsil eden akademisyenleri, annelerin başlattığı bu vicdan hareketini desteklemeye davet ediyoruz.
Türkiye aylardır süren vahşi bir terörle karşı karşıya bulunmaktadır. PKK, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütleri uluslararası güçlerin vekâlet savaşlarını yürütmekte; huzur ve barışı bozmaktadır. Son aylarda PKK başta olmak üzere terör örgütleri tarafından ülkemizin doğusunda bazı il merkezlerinde ve ilçelerinde gerçekleştirilen terör eylemleri, hiçbir insani ve ahlaki değer tanımamaktadır. İlçe, mahalle ve sokakları mayınlı çukurlarla ayırmaya çalışan terör örgütü, şehirleri cehenneme çevirerek barış ortamını ve kamu güvenliğini yok etmek istemektedir. Terör örgütleri ülkemizin doğusunda sokak ortasına kurduğu barikatlarla ve silahlı çeteleriyle Kürt vatandaşlarımız başta olmak üzere bölgede yaşayan tüm insanların en temel hakkını, yani yaşama hakkını tehdit etmektedir.
Hür Akademisyenler Derneği tarafından 14 Kasım 2015 tarihinde Ankara-İç Kale Otelde tertip edilen “Akademyada Yeni Bir Ufuk” isimli toplantı neticesinde aşağıda ifade edilen sonuçlara ulaşılmıştır:
Akademisyenler olarak bu hain saldırıların karşısında ve halkımızla birlikteyiz.
Adalet, eşitlik, özgürlük ve mazlum insanlar adına küresel boyutta milletçe attığımız her adımın; İnsanlık adına söz sahibi olmaya çalıştığımız her alanın küresel güçlerin rahatını kaçırdığının farkındayız.
15 Temmuz hain darbe girişimine karşı canlarını siper ederek bu kutlu zaferi milletimize armağan eden aziz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimizi şükranla anıyoruz.